• info@semraay.com

Ramazan Bayrakoğlu ile farklı tekniklerde eser üretimi üzerine

2007 yılıydı hatırlıyorum. İstanbul’da üniversite okuduğum yıllarda hafta sonlarımı müze ve galeri gezerek geçirirdim. Bir gün İstanbul Modern Müze’sini gezerken Ramazan Bayrakoğlu’nun insanın içine işleyen “Yangın” eseriyle karşılaştım. Ama ne karşılaşma, adeta tutuldum. Sanat meraklıları bilirler, böyle büyük eserler ancak uzaktan izlenir, tabi etkisi de farklı olur. Bir kaç metre mesafeyle acaba yağlı boya mı diye düşünürken, künyesini okumaya gittiğimde eserin, oto boyaları ve benzeri endüstriyel boyalarla yapıldığını görünce ayrıca hayran oldum. Fikri, tasarlanışı, yapım aşaması o kadar zorlu ki...

2011 yılından beri İzmir’de yaşıyorum. Ramazan Hoca ile fiziki tanışmamız 2021 yılında olacakmış. Her yerde konuşmaz, beni kırmadı. Fikrine, gözüne hayranlığım, eserlerine merakım o kadar büyüktü ki, Mehmet Kahyaoğlu hocamın da destek ve yardımlarıyla soluksuz buldum kendimi Ramazan Hoca’nın atölyesinde. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde olduğu dönemde hocalık yıllarını, sanata bakışını, düşüncelerini, yaşamını, üretim dinamiğini, çalışkanlığını hayranlıkla dinledim. En güzeli de dostluğunu kazandım.

Sanat da insan kadar karmaşık bazı zamanlarda. Bazen açıklanıyor, bazen de açıklanamıyor, hissediliyor. Ramazan Hoca’nın sohbetinde de aynı şeyleri düşündüm. Parmak izlerimiz ne kadar eşsizse Ramazan Bayrakoğlu’nun sanatı da, farklı tekniklerdeki boya kullanımı ve  seçtiği konular bağlamında oldukça orijinal fikirleri barındırıyor.

Bu bölümde sinemadan beslenen portre serisi eserlerini, peyzaj tekniğinde doğaya atıf yapan işlerini, fotoğrafa olan hayranlığını, fotoğrafçılık yönünü, gündelik alışkanlıklarını, en önemlisi de farklı malzemeye duyduğu ilginin köklerini konuştuk. Yepyeni eserlerini ilk defa görme şansını yakaladık.

  • Etiketler:
  • Ramazan Bayrakoğlu, resim, ressam, sanat, sanatçı
  • 2021-07-13