Gören Bulut ile Urla’daki bağ evinde, sanat, hayat ve mutlu bir yaşamın izini sürdük

2013 yılından beri çok yakından tanırım Gören Hoca’yı. Sanatçılığı, hocalığı, yöneticiliği ve en önemlisi “güzel insan” olması benim için çok değerlidir. Hem öğrencisi oldum hem de galeri yöneticiliği yaptığım dönemde beraber bir çok proje yaptık. Yine bir projede, çekim için Urla’daki bağ evinde buluştuk, harika bir gündü.

Gören Bulut’un sanatını çok araştırdığım için yakından tanır ve çok severim. 1960’lı yıllarda başlayan sanat serüveni o tarihlerde siyah beyaz baskı resimlerle hayat bulur. Sonrasında 80’li yıllarda İzmir’e gelişiyle paleti renklenir, bambaşka bir kurguya evrilir. Gazi Eğitim Enstitüsü’nü, Londra’da ihtisas yaptığı dönemi ve o yıllardaki yaşamını anlattı bana. Ne kadar değerli. Hayatının her evresinde farklı sanatsal ifade biçimlerini denemesi, yeniye açık olması, özgün olanın peşinden gitmesi beni hep etkilemiştir.

Öğrencilik yıllarımdan beri bilirim, bir hayali vardı Gören Bulut’un. Urla’da bir bağ evi inşa etti. Evin nasıl gerçekleştiğini anlatırken hala gözleri parlıyor heyecandan. Bağ’daki her bitkiyle ayrı ayrı ilgileniyor. Üzümlerinden de şarabını yapıyor ve konuklarına ikram ediyor. Çok da sevdiğim bir sözü var Gören Hoca’nın “hayat bir denge işi” der. Gerçekten de öyle. O dengeyi bulunca tamamlanıyor galiba insan.

Bu bölümde; sanatla bir ömür geçirmiş olan Gören Bulut’un sanatını daha yakından tanıma fırsatını yakalayacağınız gibi yaşam deneyimlerinden de kendinize dokunacak bir an bulacaksınız. Sanatçı kimdir?, Sanat eğitimi nasıl olmalı?, Sanatta yaratıcılık nasıl oluşur?, konularına rahatlıkla cevaplar bulabileceğiniz keyifli sohbetimize davetlisiniz.